GÜZEL ŞEHİR ESKİŞEHİR

İÇ ANADOLU’NUN GÜZEL ŞEHRİ ESKİŞEHİR

İçinden nehir akan şehirlerin başka bir güzelliği vardır. Bu güzelliğe sahip olan şehirlerimizden biri de Eskişehir’dir. Ve bu şehri gezmek gibisi yok. Eskişehir ülkemizin önemli akarsularından biri olan Porsuk Çayı çevresinde kurulu. Porsuk Çayı bu şehre ayrı bir güzellik katmış. Şehri gezmeye ve tanıtmaya başlamadan önce biraz geçmişinden bahsedeceğim.

Bugünkü Eskişehir eski çağlarda Yunanca Dorylaion olarak bilinen bir yerleşim yeriydi. Bu şehir bir zamanlar Frigyalılara ev sahipliği yapmış ve sonrasında önemli yolların kavşak noktası haline gelmiş. Bu durum şehrin ticari hayatına büyük katkı sağlamış ve bir zenginlik katmış. Pers yönetimi ardından Büyük İskender dönemini gören şehir daha sonra bir dönem geri planda kalıyor ancak Roma İmparatorluğu döneminde tekrar ön plana çıkıyor. Bizans döneminde ise bu kazanımını arttırarak ilerleyen şehir 1176 yılında Selçukluların egemenliği altına giriyor. Osmanlı egemenliği ise 13. yüzyıldan itibaren başlıyor. Türk Kurtuluş Savaşı’nın da geçtiği bu topraklar Büyük Taarruz sonrasında 2 Eylül 1922 tarihinde Yunan işgalinden kurtarılıyor.

Eski ve yeninin harika bir uyumla bir araya geldiği şehir; yürümesi keyifli caddeleri, parkları, tarihi yapıları, modern müzeleri, harika nehir kenarı kafeleri, enfes yemekleri ve keyifli yaşamıyla keşfedilmeyi bekliyor. Halk tarafından “Adalar” olarak ifade edilen Porsuk Çayı çevresi kafeler, canlı performans mekanları ve gezinti yapılabilecek alanları ile önemli bir uğrak yeri. Ayrıca Venedik kanallarını hatırlatan Porsuk Çayı üzerinde gondollar veya botlar ile harika bir deneyim yaşayabilirsiniz.

Ülkemizin kendine ait ilk yerli otomobilini yapmak için çıktığı zorlu yolun ilk adımlarının atıldığı şehir Eskişehir. 3 prototipi yapılan Devrim otomobilinin elimizde kalan bir örneği halen ilk günkü gibi duruyor ve sergileniyor. İlk yerli aracımızı görmek için TÜRASAŞ Devrim Arabaları Müzesi’ni ziyaret edilebilir.

Eskişehir’in en çok bilinen yerlerinden biri de tarihi Odunpazarı Evleri. Burası Eskişehir’in ilk yerleşim yerlerinden. Burası Osmanlı Dönemi’nden kalma tarihi evleri, tarihi yapıları ve sokakları ile meşhur. Bir rivayete göre Eskişehir’e yerleşmeyi düşünen ilk toplum Odunpazarı ve Porsuk Çayı yakınına birer koyun ciğeri asarlar. Hangisi en çok süre bozulmadan durursa oraya yerleşeceklerdir. Aradan geçen günlerden sonra Porsuk Çayı yakınında bulunan ciğer bozulur, Odunpazarı’nda asılan ciğer ise daha uzun süre çürümeden kalır. Bunun üzerine halk buraya yerleşmeye karar verir.

Tarihi olduğu kadar oldukça da canlı ve hareketli bir nokta Odunpazarı. Osmanlılardan kalma Atlı Han’ı dolaştıktan sonra meydanda bir yorgunluk çayı içebileceğinizi hatırlatmak isterim. 16.yüzyıldan günümüze ulaşan Kurşunlu Camii ve Külliyesi ise şehrin ayrı bir değeri olarak duruyor.

Eskişehir çiböreksiz olmaz desek yeridir. Eskişehir’e ilk yerleşen Kırım-Tatar kültürünün bir eseri olan çibörek günümüzde şehrin vazgeçilmez yemeklerinden biri. Bir diğer lezzeti ise Balaban köftesi. Ve tabi Eskişehir’e özgü bir pişmaniye olan met helvasını da söylemeden geçemeyeceğim.

Eskişehir’e uzun yıllar Belediye Başkanı olarak hizmet etmiş olan Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılmış yüzlerce balmumu heykelin sergilendiği Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykelleri Müzesi günümüz de yolu Eskişehir’e düşenlerin en çok ziyaret etmek istediği yerlerden biri. Dünyanın pek çok ülkesinde bulunan “Madam Tussaud” Müzesi’nin Türkiye’deki ilk örneği olan Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi’nde tarihi kişiler ile yerli ve yabancı ünlü isimlere ait heykeller bulunuyor.

Eskişehir tarihi ve turistik değerleriyle, hareketli sosyal yaşamıyla ön plana çıkan şehirlerimizden. Bu yazımda şimdilik ilk akla gelen yerlere değinebildim. Yazımı burada noktalıyor ve şehrin diğer geriye kalan güzelliklerini sonraki yazılarıma bırakıyorum.

Sıhhatle ve seyahatle kalın.